“Yalova’ya daha fazla hizmet getirmek için uğraşıyoruz”
Yalova belediyesinin son dönemde Ak Parti’ye geçmesiyle birlikte çalışmalarımız daha da hızlandı. İktidar partisinin nimetlerini, avantajlarını Yalova’ya getirmeye çalışıyoruz. Ben son dönemde kabinemizdeki bakanların büyük bir çoğunluğunu ziyaret ettim. Yalova’yla ilgili hayallerimizi, Yalova’nın turizm potansiyellerini, lojistik avantajlarını onlara anlattım ve fark ettiyseniz son dönemde yoğun bir bakan trafiği oldu Yalova’da. Diğer bakanlarla da görüşüyorum, gelmeyenleri de getirmeye çalışıyorum. Tek tek randevu aldım, gidiyorum, yerinde anlatıyorum bazı projeleri de yerinde görmelerini istiyorum. Mesela Çevre Şehircilik Bakanımızla iki üç defa toplantı yaptık, “Gelin Yalova’daki durumu görün. Bizler burada deprem yaşadık. Yakınlarımızı sevdiklerimizi kaybettik, büyük zararlara uğradık. Gelin, lütfen bizim buradaki halimizi bir görün, ondan sonra daha duyarlı olacağınızı tahmin ediyorum.” dedim. Sağ olsun bizi kırmadı geldi, 1 buçuk gününü Yalova’ya ayırdı, yerinde incelemelerde bulundu. Sayın bakanlarımız vasıtasıyla inşallah Yalova’ya daha fazla hizmet getirmek için uğraşıyoruz.
“Kamu kurumlarının binalarını biraz daha şehrin dışına doğru almaya çalışıyoruz”
Elimizde Yalova’nın problemlerine dair bir takım veriler, anket çalışmaları var. Şehir içi trafik sorunu, altyapı sorunu, otopark problemi; bunlar görünen problemler. Belli kamu binaları şehrin merkezinde toplandığı için trafik sürekli tıkanıyor. Emniyet Müdürlüğünü, Valiliği, Jandarma Komutanlığını biraz daha dışarıya taşımaya karar verdik. Bu kurumlarda çalışan 2500 – 3000 kişilik personeli dışarı almış olacağız. Emniyet Müdürlüğü personelinin hareketi bile ciddi bir trafik yaratıyor. Boşalacak kamu binalarının yerine de yeşil alan planlıyoruz; şehrin meydanını açmaya ve altlarına da otopark yapmaya çalışıyoruz. İnşallah bunu yaptığımız zaman yol kenarı araç parklarını engellemiş olacağız. Bunları yaptığımız zaman trafik rahat hareket eder hale gelecek. Otopark sahilde var, pazar yerinin orada var. Burada esnafa gireceğiniz zaman aracınızı bırakacak yer bulamıyorsunuz. Deniz kenarının oradaki parka bırakıyorsunuz; çocuklarla beraber gelmek, alışveriş yapmak, paketlerle beraber geri dönmek yarım saat, bir saat… Bugün park yeri bulamadığı için AVM’lere giden vatandaş, küçük esnaftan alışveriş yapmaya başlayacak. Bu küçük esnafa fayda sağlayacağı için doğru bir hamledir. Beraberinde de otoparklarımız yapıldığında esnafımıza da diyeceğiz ki: “Belediyeyle de anlaşın, yeraltı otoparkına aracınızı bırakın.” Kısa vadede Yalova’nın önemli problemlerinden birine böylece çözüm bulmuş olacağız.
“OSB’lerin çizilen çerçeveler içinde hayata geçmesi lazım”
En önemli problemlerimizden biri de istihdam. Bizim şehrin bütünüyle ilgili sorunlara çözümler bulmamız lazım. Son zamanlarda sıkça Ankara’ya gidiyorum, geliyorum; çok vakit ayıramıyorum ama enerjimin büyük çoğu vatandaşlarla görüşmelere gidiyor. Gelip diyorlar ki: “Benim oğlana iş lazım…” Böyle, ayda bin kişi, iki bin kişi gibi insana iş bulma imkânımız maalesef yok ama muazzam bir iş talebi var. Bununla ilgili bazıları eleştiriyor ama Yalova’nın OSB’lerle ilgili hamleleri bir an önce yapıp, OSB’lerin hayata geçmesi lazım. OSB’lerin çizilen çerçeveler içinde hayata geçmesi lazım; yani Karma OSB olmadan, kuruluş protokolünde planlandığı gibi…
Yalova’ya gelecek OSB’lerin içinde Tekstil OSB var; yani hanımefendilerin de kolayca çalışabileceği bir yer. İkincisi İMES; makine OSB, yani talaşlı üretim yapan, irili ufaklı makine ekipmanı üreten bir OSB planlaması var. Bu da ilimize, bu tip orta ölçekli firmalarda; güvenlik, otoparkçı, aşçı, garson, mimar, mühendis; beyaz yaka mavi yaka her türlü elemanın istihdam edileceği bir iş ortamı getiriyor.
“Nüfus yoğunluğunu sanayiye göre kurarsak Yalova bunu kaldırmaz”
Tersane örneğini vererek diyorlar ki: “Tersaneler geldi ama Yalova’ya bir faydası olmadı.” Tersane çok spesifik bir örnek. Tersaneyle, İMES’teki gibi orta ölçekli fabrikaları bir tutmamamız lazım. Tersanecilik en ağır sektörlerden biri… Bir de 3 bin kişilik Tersaneye baktığınızda belki 2500 civarı ağır iş yapan mavi yakalı personel çalışıyor. Beyaz yakaya baktığınızda da mühendis, yönetici sayısı %10’ları buluyor; o yüzden de ilimize tam hitap etmiyor. Fakat yeni gelecek OSB’lerle beraber ben Yalova’da istihdam probleminin büyük olarak azalacağı kanaatindeyim.
İstihdam sayıları için direkt şu kadar olacaktır diye bir şey söyleyemem. Hem bunların hayata geçiş süresi ile hem de piyasanın gelişimine, fabrikaların kapasitesine göre belli olacaktır. Ama yaklaşık, 20 çalışan olacak gibi bir öngörümüz var. Tamamı hayata geçer, planlandığı gibi iyi gider, fabrikalar dolu dolu çalışırsa, sayı daha yukarılara gidecektir. Tabii bu 20 bin sayısına ne zaman varılır? Pandemi geçecek, ekonomi düzelecek, yatırımlar yapılacak, bu işin bürokratik ayakları tamamlanacak, ondan sonra o sayılara ulaşacak. Yalova insanında tersanecilik kültürü yok. Burası turizm kenti, eğitim kenti, bizim insanımız çiftçilik yapmış… “Yalova çocuğu” diye bir tabir var ya; Yalova çocuğu tersanede çalışmıyor, işin özü bu. Ama OSB’ye gelecek olan fabrikalara ben öyle bakmıyorum. Demin anlattığım gibi; burada forkliftçisi var, güvenliği var, garsonu var, mimarı, mühendisi, torna tesviye, her çeşit elamanı olacağı için yelpaze çok geniş.
Bizim yapmamız gereken şey burada balansı tutturmak. Tamamen sanayileşmeye gidersek yarın öbür gün büyük problemler olur. Düzensiz göç alır, şehirleşme anlamında başka problemler yaşarız. Burada başka hiçbir şey olmasın, burası emekli kenti olsun dersek şehrimiz gelişemez, istihdam gibi başka problemleri olur. Okulunu bitiren gençlerimiz başka yerlere kaçıyor; özellikle hanımefendiler, Yalova’da iş bulamıyorlar. Bizim vazifemiz; Sayın Valimiz, Belediye Başkanımız, Milletvekillerimiz, Ticaret Odamız, şehrin ileri gelenleriyle birlikte bir balans tutturmak. Yani, tamamen tek bir noktaya odaklanırsak bu maalesef bizi bir yere götürmez. Bu balansı yakaladığımız anda Yalova eğitimde de ilerleyecek, belli bir miktar istihdam da sağlayacak, emekli kenti de turizm kenti de olacak ama bunun yüzdesi var. Biz şehrimizin nüfus yoğunluğunu sanayiye göre kurarsak, Yalova bunu kaldırmaz. Veya tamamen öğrenci üzerine kuralım dersek bu da olmaz.
Hep konuşuyoruz; etrafında büyük iller var diye ama büyük iller ekonomik olarak da siyasi olarak da bizden güçlüler ve rol çalıyorlar. Her birinin 10 – 15 tane milletvekili, çoğunun bakanı, genel başkan yardımcısı, çok güçlü sanayicileri var. Yalova o yönden genç bir il, daha iyi şeyler olması için uğraşıyoruz.
Burada doğmuş, büyümüş, yaşamış biri olarak önceliklerim arasında deprem en üst sıralarda. Sırf bu yüzden de Sayın Bakanımızı iki üç defa ziyaret ettim. Buradaki tabloyu da görmesini istedim. Sağ olsun bize ciddi bir takım desteklerde bulundu.
2000’lerin başında, depremle birlikte sıcağı sıcağına, o korkuyla birlikte ilk başta demişler ki; “Yalova’da iki katın üzerinde bina olmasın.” Aradan birkaç yıl geçmiş, “bu böyle olmuyor, Yalova’da o kadar arazi de yok, bunu dört kat yapalım.” Mesela altı katlı bir binayı yıkın diyoruz, “siz depreme maruz kalmış, eski deprem mevzuatına göre yapılmış riskli bir binada oturuyorsunuz. Bunu yıkın, yıktırın, devletin teşviklerinden faydalanın.” Vatandaş da diyor ki: “Tamam ama biz bu altı katı yıktığımızda dört kat yapabiliyoruz. Kim vazgeçecek?” diyor. Haliyle vatandaşın parası dahi olsa bu dönüşümü yapamıyoruz. Sayın Bakanımıza, genel müdürlere bunu anlattım. Birinci önceliğimiz bunu ortadan kaldırmak. Mevcutların daha fazla kat sağlamadan yıkılıp, yeniden rehabilite edilmesini sağlamaya çalışıyoruz.
“Burada zor günler yaşayabiliriz”
Orta ve uzun vadede şehrin yaşanabilir bir yer olması planlamaya dayanıyor. Planlamayı düzgün yaparsanız şehir düzgün olur. Deprem yaşamış bir şehri yeniden dizayn etmeye çalışıyoruz. Bu da bir takım fiziksel ve hukuki problemlere sebep oluyor. Fiziksel problem, yoğunluk; bu vatandaşları nasıl yeniden ev sahibi yapacağız? Hukuksal problem de 2018’de çıkan deprem yönetmeliği; imar yasalarına göre binaların çekme mesafeleri, merdiven boşlukları, asansör zorunluluğu, engelli rampaları vb. dediğinizde birebir oturmuyor. Burada vatandaşın bize destek olması lazım, amacımız şehre inşaat furyası getirmek, birilerini zengin etmek değil. Endişem şu: Yarın beklenen büyük Marmara depremi olursa etrafımızdaki büyük şehirlerin arasında bizi unuturlar. İstanbul’da bir mahalle kadar bir yer burası. Biz burada zor günler yaşayabiliriz… Biz bir tane bile apartmanı dönüştürürsek orada yaşayan yirmi kişiyi, elli kişiyi kurtarmayı başarırsak büyük bir fayda sağlamış oluruz diye düşünüyorum.
“Öncelik vatandaşı mutlu etmek olmalı”
Bir apartmandaki otuz kişi bir araya gelince biri diyor ki: “Ben para vermem.” Diğerleri, “ben evimden memnunum, ben köşe dairede oturuyorum, ben dükkân sahibiyim” diyor. Bir apartmanı bile yıkmak bu kadar zorken, düşünün ki şehrin tamamından bahsettiğimizde ne kadar büyük problemler çıkıyor. Ada bazında bile bunu yapamıyorsunuz.
Başarabilmek için önce iyi niyet olması ve vatandaşın memnun olması lazım. İnsanlar mutlu olursa bu işi başarırsınız. Diğer türlü, üç dairede belediyeye çıkartalım ya da müteahhitler buradan yolunu bulsun dersek işler bir yere varmaz. Özellikle yönetici konumunda olan bizler, samimiyet ve iyi niyetle gayret göstermeliyiz.
Geçmiş dönemlerde emeği geçen herkese teşekkür ederiz. Ben il başkanı olduktan sonra bu işin zorluğunu anladım. Yaptığınız her şeyi iyi niyetle de yapsanız birisini memnun ediyorsunuz, bir diğeri muhakkak durumdan rahatsız oluyor. Böyle bir durumda karar vermek, karar almak, uygulamak kolay olmuyor. Özellikle belediyeler açısından herkesi memnun etmek çok zor. Tabii daha iyisi olamaz mıydı? Biraz da kişinin hedefleriyle alakalı; ne kadar çalışırsanız, vaktinizi ayırırsanız, çıtayı ne kadar yukarı koyarsanız o kadar gayret gösteriyorsunuz. Bir şeyler yaptılar, hepsinden Allah razı olsun ama Yalova daha iyi şeylere layık.
“Bu bizim için bir sınav”
Kentsel dönüşüm bizim seçim projelerimiz arasında da vardı. Biz bunu 1 buçuk yıl gecikmeyle başlatmış olduk; Roman mahallesinde örnek bir proje yapacağız, ondan sonra kentsel dönüşümün nasıl olduğunu vatandaş da görmüş olacak. Bu bizim için bir sınav esasında, bunu başarılı bir şekilde atlatırsak vatandaş da daha hevesli olacak diye düşünüyorum.
Bağlarbaşı Mahallesi’nin kentsel dönüşümünü tamamen bakanlık vasıtasıyla yapıyoruz. Bizim de ilk projemiz olacağı için bakanlığın tecrübelerinden faydalanalım istedik. TOKİ vasıtasıyla burası planlanacak, gerekli hazırlıklar yapılacak, vatandaşlarla istişarelerini yapacak, projeyi oluşturacak ondan sonra yıkıp yenisini yapacak. İllaki belediye de gerekli kontrollerde bulunacaktır. Bir problem olacağını zannetmiyorum.
“Bir önceki belediye başkanı orada hatalar yapmış ne yazık ki”
Bizim en nadide ilçemiz Termal. Bakanımız geldiğinde: “Termal’i harap etmişsiniz.” dedi. Bizim belediye başkanımızdı ama Termal’i iyi idare edememişler. Ormanın, doğal güzelliklerin içerisinde yüksek katlı binalar yapılması gibi maalesef bazı şeyler yanlış olmuş, yapılmaması gereken hatalar yapılmış. Yeni seçtiğimiz belediye başkanı bu konularda dikkatli. Sayın bakanlarımız bunu ifade ettikleri için rahatlıkla söyleyebiliyorum, böyle güzel ve nadide bir ilçeyi maalesef ki iyi yönetmemişler.
“Bütün Yalova’ya faydası olacak”
Turizm tahsis alanlarını gerçekleştirerek, 1500 dönümlü bir alana alçak katlı, ormanın içine yayılmış oteller kuracağız. Bu oteller Yalova’nın turizmdeki istikametini değiştirecektir. Bakan Beyi buraya çağırmaktaki amacımız buydu. Termal’i gezdirdik, turizm potansiyelini gösterdik. 6 – 7 tane beş yıldızlı otel yaptığımızda, gelen turistlerin sadece kaplıcaya gelmesini değil; Termal’in içini, Yürüyen Köşk’ü, Delmece Yaylası’nı, şelaleyi, Karaca Arboretum’u, Hersek Lagünü’nü de ziyaret ederek, ekonomik katkı sağlamasını hedefliyoruz. Sadece Termal için değil, farklı noktalarımız için de Turizm destinasyon noktaları oluşturmaya çalışıyoruz. Bunları başarabilirsek çok bahsedilen fuar turizmi de yapılabilir. Bizim otellerimiz yetersiz. Sapanca’da Abant’ta ne varsa aynısı burada var. Spor kulüpleri gelir, burada konaklar. Etrafındaki yürüyüş yollarını, koşu alanlarını kullanır. Şirketler bayi toplantılarını burada yapar. Termal’e ilk defa gelenler hayran kalıyor, elimizde güzel bir malzeme var. Yalova’ya iş veya tatil için ilk defa gelenlere, “burası cennet gibi bir yer” dedirtirsek etkisi artarak görülmeye başlayacak.
“Millet Bahçesi oranın doğal yapısına uygun bir yer olacak”
Birinin beğendiğini bir diğeri beğenmez. Bunu anlayışla karşılamak lazım, herkesin kendi fikri olabilir. Biri başka yere yapın, biri şuraya yapın diyecektir. Millet Bahçesi için de aynısı geçerli. Emin olun başka bir yere de yapsanız, bir grup eleştirecek, itiraz edecek noktalar bulacaktır.
Orada yapılmak istenen şeyi anlatayım size: Oradaki 113 dönümlük alanın içerisinde ufak bir gölet, etrafında piknik alanları, tamamen yeşil alan, yürüyüş yolu haricinde içinde beton yok. Üzerinde betonarme kafe, bina, büfe, mağazalar gibi birilerine rant sağlayacak şeyler kesinlikle yok. Yapılırsa bile ahşaptan, sökülebilir, takılabilir oranın doğal yapısına uygun yapılar olacak.Bakan Bey daha gelmeden önce koşullu olarak yönlendirmeye başladılar. Yürüyen Köşk’le oranın ne alakası var? Aralarında 1 km mesafe var. “Atatürk’ün mirası Yürüyen Köşk’ün olduğu yere yapıyorlar.” diye konuyu manipüle ediyorlar. Hiç alakası yok, hepimiz neyin nerede olduğunu biliyoruz. Millet Bahçesi yapmak istediğimiz yer nerede, Yürüyen Köşk nerede? Bugün itirazları yapan CHP’nin kendi seçim vaatleri arasında, seçim kataloğunda da orası var. İsmine Millet Bahçesi dememişler de başka bir isim koymuşlar. Siz kendiniz yaparken iyi, çok güzel de biz yaparken “Atatürk’ün mirası…” Gerçi onların yapmak gibi bir derdi yok da, nasıl olsa yapmayacakları için… Bence biraz art niyetle, projeyi sadece eleştirmek için, “istemezük” zihniyetiyle zarar vermeye çalıştılar ama biz doğru bildiğimiz şeyleri yapacağız.
“Yıl sonuna doğru ihale edilecek”
Bakanımız, ziyareti esnasında Araştırma Enstitüsü’nün Müdürü Yılmaz Bey’e talimat verdi: “Burada yetişmiş ağaçlar var ise, bu ağaçları koruyun.” Zaten bizim yapacağımız şey de bahçe, içindeki ağaçlar kesilmeyecek. Enstitünün içine taşınması gereken ağaç varsa taşınacak, geri kalan ağaçların etrafı yeşillendirilecek. Süreç hızla ilerliyor; şu anda projelendiriliyor, inşallah yıl sonuna doğru bakanlık eliyle ihale edilecek, belediye de istediğimiz şekilde ilerlemesini kontrol edecek. İlimize bir hizmet kazandıracağız.
“Süreç iyi idare edildi diyebiliriz”
Yalova pandemi sürecinde ana hatlarıyla iyi bir sınav verdi. Çok büyük problemler yaşamadık. Ticari hayata tabii ki bir takım zararları oldu ama bunları çok ilerlemeden aştık diye yorumluyorum. Büyük şehirlere yakın olmamız bizi birazcık yordu. Özellikle İstanbul’da sokağa çıkma yasağıyla birlikte vatandaş yazlığına kaçmak istedi. Yalova ilk günlerde hızlı bir göç aldı ve hastalık biraz buraya taşındı. Vakalar o yüzden hızı bir artış yaptı. Akabinde Sayın Valimiz konuyla ilgili tedbir aldı, Yalova’da sokağa çıkma ve şehirler arası yasakları gelince tempo normale döndü. Şu ana kadar ben sürecin iyi idare edildiği ve yönetildiği kanaatindeyim. İnşallah en kısa sürede şehrimiz, ülkemiz ve tüm dünya kurtulur.
Malum bugün hangimizin iş yeri kapanırsa büyük bir problem olur. Kaldı ki toplu vaziyette iş yerleri kapanınca gayriihtiyari büyük bir sıkıntı oldu. Şöyle düşünmek lazım, tüm dünyada bu sıkıntı yaşandı. Tabii ki bunun sosyal, kültürel, ekonomik etkileri olacaktır. Ama herkese ne olacaksa bize de aynısı olacak. Bugün Avrupa’da da en gelişmiş ülkelerde de en geri kalmış ülkeler de aynı krizle boğuşuyor.
Şehir Hastanelerini çok eleştirdiler ama hamdolsun iyi ki yapmışız. Düşünsenize; Amerika sözüm ona dünyaya jandarmalık yapıyor; süper gücüm diye Ortadoğu’ya, şuraya buraya hâkim olmaya çalışıyor ama kendi hastalarını koridorlarda, hastane bahçelerinde yatırdılar. Sprey boya ile insanları iyileşemez diye işaretleyerek ölüme terk ettiler. Bizde çok şükür bu olayların hiçbiri gerçekleşmedi. Kapasitemiz bile tam dolmadan bu süreç, Yalova’da da Türkiye’de de iyi idare edildi diyebiliriz.
“Türkiye ortalamasının altında bir seyir izledik”
Rakamların açıklanmamasını, hükümetimizin, devlet büyüklerimizin bir takım endişeleri tetiklememek için verdiği bir karar olduğunu düşünüyorum. Vatandaşın rehavete kapılmasını engellemek maksadıyla kendileri bu rakamları kontrol altında tuttular. Ama şunu söyleyebilirim: Yalova’da Türkiye ortalamasının altında bir seyir izledik. Bahsettiğim İstanbul’dan geçişler olmasıydı biz süreci belki de daha iyi idare ederdik, o birazcık bizim rakamlarımızı oynattı. İnşallah bundan sonra da ikinci dalga olmaz. Çünkü vatandaş da bunaldı artık. Bir iki ay tamam evlere kapandık ama tekrar tekrar olursa insanlar da “tamam, yeter artık!” diyeceklerdir. Bu da kontrolsüz bir hale gelirse, hastalığın bulaşma yayılma tehlikesi artar diye düşünüyorum.
Tedbirsiz davranma konusunda ben de karar veremiyorum. Bazen diyorum ki: “Bizler göz önünde olan insanlarız, maskeyi takacağız, dikkatli olacağız, iyi örnek olacağız.” Bir taraftan da “Ya arkadaş, nereye kadar böyle?” diye düşünüyorum. Vücudun da bir şekilde buna alışması lazım. “Kendinizi çok da izole etmeyin, bağışıklığınızı yüksek tutun” diyenler de var. Tamamen izole edin dediğinizde de ayrı bir problem. Hem kendimiz hem çevremiz için temkinli olmamız lazım. Çünkü hastalığı aldım diyelim, bana bir şey yapmadı ama eve götürdüm. Çoluğa çocuğa bulaştı, aile büyüklerine bir şey oldu; büyük bir mesuliyet yani…
“Kâğıt fabrikasıyla ilgili sadece bir duyum var”
Kâğıt fabrikasıyla ilgili sadece bir duyum var. Şu anda resmi bir başvuru yok, böyle bir yatırım planlaması yok, ona uygun bir mevzuat yok. Eğer kâğıt fabrikası yapılabilmesi için teknik şartlar, altyapı oluşuyorsa ve bu konuyla alakadar olan ticaret odası, İl Genel Meclisi, Valilik, Belediyeler, STK’lar herkes hem fikir olursa yapılabilir. Ama diğer türlü şu anda kâğıt fabrikası benim nazarımda dedikodudan ibaret. Ben mesela iktidar partisinin il başkanıyım; ne arayan oldu ne gelen oldu ne de talep oldu. Sadece kâğıt fabrikasının yatırımcıları gelmiş dolaşmış, “bu bölgede olur mu?” demişler.
Yalova Gebze değil, orası gibi olmaz, oraları zamanında yapılmış. Yalova bu konularda çok hassas, bizler de dikkat ediyoruz ve bacalı, deri, kimya, santral gibi tesisler kurulmayacak. Onun için ben şu an çok risk görmüyorum. Gebze’den, Dilovası’ndan buraya gelecek olanlar da olabilir ama zararlı olacağını zannetmiyorum.
“Sürekli inşaat yaptık, stadyumlar yaptık, içi boş bir nesil yetiştirirsek kimseye bir faydası yok”
Cami projesi benim bildiğim evveliyatı olan bir proje. Orada araştırma enstitüsünün içinde lojmanların olduğu ayrı bir parsel var. Zaten devlet kamuya ait lojmanların satışıyla alakalı bir karar aldı. Lojmanların satışı iki üç sene önce onaylanmıştı. Lojmanlar devlete yük oluyor, memurlar gitsin kendine kira mı buluyor, ev mi alıyor diye… O alanda da Tarım İşletmeleri Müdürlüğüne ait lojmanlar var. Muhtemelen o lojmanlar da satılacak. Yer iyi bir yer; satıldığında vatandaşa geri dönüşü zor olacağı için birinin eline geçmeden, oranın bütünlüğü bozulmadan ne yapabiliriz düşüncesi vardı. Vali Bey arazinin elden gitmesine engel oldu. Doğru bir proje, deniz kenarında neden güzel bir camimiz de olmasın? Memlekete cami de lazım, kütüphane de lazım, okul da lazım.Sürekli inşaat yaptık, stadyumlar yaptık; içi boş bir nesil yetiştirirsek kimseye bir faydası yok. Tamamen dini itikatlarından uzak, değerlerine sahip olmayan bir nesil yetiştirsek bunun da bir faydası yok. İsteyen camiye gitsin, isteyen okula gitsin, isteyen futbol maçına gitsin; biz o altyapıyı yapacağız. Şehirde eşit miktarda eğitim alanı da dinlenme alanı da parkı da kütüphane de okul da cami de olması lazım.
Yalova Nasıl kurtulur?
Yalova birlik beraberlikle kurtulur; birbirimizi dinlemekle, anlamakla kurtulur. Güzel bir şehir, bazen siyasi düşünceler itibariyle karşı karşıya geldiğimiz durumlar oluyor ama bunları artık aşmak lazım. Ortak menfaatler için hepimiz elini taşın altına koyarsak bu iş olur.