“Deprem kaçınılmaz bir gerçek”
Depremle alakalı uzun yıllardan beri, mesleğimden de dolayı; şehir planları, fiziki yapı ve kentsel dönüşüm ile ilgili yansımaları konularında çokça demeçler verdim. Deprem kaçınılmaz bir gerçek olduğu için, riskleri azaltmak için fiziki yapıyı düzenlememiz şart, burada devreye tabi ki kentsel dönüşüm de giriyor.
“Kentsel Dönüşüm Master Planı yapılması şart”
Bugün büyük bir deprem olsa ve ciddi sonuçları olsa; bu sahnenin sorumlusu kim olur? Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ve Belediyeler ilk akla gelenler olacaktır. Daha fazla açarsak; Kentsel Dönüşümün birincil amacı ve önceliği “deprem” olmalı. Bu çerçevede; toplanma alanlarından, mimari tarzlardan, yol genişliklerinden, yeni sosyal, kültürel, sportif alanlara kadar yepyeni bir şehir çiziminden bahsediyoruz, buna köylerimiz, tarım alanlarımızı da dâhil ederek, tüm şehri ele alarak bakmalıyız. Tabi ki önceliğimiz öncesi ve sonrası ile deprem ve can güvenliği.
Özetlersek; Kentsel Dönüşüm Master Planı ile deprem için önlemlerimizi almış, kentsel dönüşümü tüm teşviklerle gerçekleştirmiş ve yeni bir imar planı çizmiş olacağız. Bunları yaparken kent vizyonu, alt yapı, estetik, teknolojik imkânlar ve doğal güzellikleri de ön planda dikkate alacağız.
“Yaya ve bisiklet trafiğine verilen önem artırılmalı”
Yalova’mızın yaz aylarında yoğun misafir girişi sebebi ile ve merkezdeki park sorunu sebebi ile ciddi bir trafik sorunu var. Şimdilerde yeni yeni yer altı otoparkları ve katlı otopark projeleri konuşuluyor, bunlarda konum oldukça önemli tabi. Uzun vadeli çözüm için de; yaya ve bisiklet trafiğine verilen önem de artırılmalı.
“Büyük tesisler yerine daha estetik ve butik oteller ön plana çıkarılmalı”
Yalova’nın doğa ve termal turizm avantajı oldukça büyük. Bunun yanında büyük şehirlere yakınlık avantaj olması ile birlikte, Termal tesisleri haricinde, günü birlik geri dönme imkânı da olduğundan konaklama konusunda sorun yaşıyor şehrimiz. Bu sebeple termal turizmi ve günü birlik turizm daha fazla öne çıkarılmalı ve büyük tesisler yerine daha estetik ve butik oteller ön plana çıkarılmalı. Turistik cazibe alanları olmalı, örneğin Dere ağzı değerlendirilebilir…
Daha önce Arboretum turizm alanı olduğunda, “Çeşme Marina” örneği gibi Arboreterum’dan başlayan ve Dere ağzı ile birleşen bir turizm alanı tavsiyemiz de olmuştu. Sonrasında bu alana İmam Hatip Lisesi ve Külliye yaparak, bu fırsatı tepti Yalova… Ya da iskele yanı, Araştırma arazisi içerisine yapılacak olan cami için yer seçimi net olarak yanlış. Bu caminin daha fazla ihtiyaç olan bölgelere kaydırılması daha sağlıklı olabilirdi.
Yalova’mızı diğer şehirlerden öne çıkaracak avantajları; ekonomisi, kültürel yapısı ve estetiğidir. Bu konuları geliştirmemiz lazım.
“Estetikten de, düzenden de uzak bir şehir yapımız var”
Yalova’nın geçmişine baktığımızda yönetim daha iyi olabilirdi. Eksikler çok. Dolayısıyla sadece belediyeler değil, birçok yönetim ve belki de STK eksik kalmış diyebiliriz. Örneğin kentsel dönüşüm sorununu çoktan çözmüş olabilirdik. Yalova’yı çok daha güzel bir yer yapmış olabilirdik. Bunları hala yapamadıysak birçok yönetim kademesi eksik kalmış demektir. Geçmiş yönetimlerin tercihleri; kentimizi daha fazla güzelleştirmek adına olmadı maalesef, eksiklikleri kabul edip, yarına daha güzel bakmak zorundayız. Yılda 3 – 5 kere kullanılan, etrafı son derece kullanışsız olan Amfi Tiyatromuz, yanı dolmuş durağı, önü otopark, arkası marina gibi bir kaos, son derece estetikten uzak bir Şehit Ömer Faydalı Caddesi ilk anda hepimizin aklına gelecek en basit örnekler mesela. Bunları dâhi çözmemişiz yıllar içerisinde, estetikten de, düzenden de uzak bir şehir yapımız var. Belli hata ve sıkıntılar ısrarla söylememize rağmen de düzeltilmiyor. Üniversitemizin durumu, 1995 yılında ihalesi yapılan Armutlu yolunun hala tamamlanamaması gibi tirajı komik durumlarımız da var maalesef. Yani hatalar çok ama bunu sadece belediyeye, sadece valiliğe gibi tek bir kuruma yüklemek yanlış, eksikler de, hatalar da, yanlışlar da tüm yönetim birimleri ve hatta önemli sivil toplum kuruluşlarının diyebiliriz.
“Küçük bir baraka, zaman içinde büyük bir AVM’ye dönüşüyor”
Millet Bahçesi; hem mülkiyete dayalı hukuki alt yapısı hem de imar planı hukuku ile eksik bir proje. Atatürk’ün mirası olması durumu da var elbette. İmar planlarına göre tarım alanı olması ve toprak koruma kuruluna göre de tarım arazisi vasfını kaybetmemiş 1. derece tarım arazisi olması sebebi ile ayakları yere sağlam basan, doğru bir proje değil.
Siyasi iktidarın geçmiş alışkanlıklarına bakarak bir örnek vermek gerekirse; önce araziye konan küçük bir baraka, zaman içinde büyük bir AVM’ye dönüşüyor. Bu örnekteki yaşanması muhtemel durum bizi endişeye sevk ediyor.Millet Bahçesine itirazımız bu örneklerler de belirttiğimiz üzere; yerinden dolayıdır. Geçmiş dönemlerde önerdiğim, stadyum ile başlayan, eski hastane ve Yalova Lisesi’ni de içine alan KENT PARKI projemde de göreceğimiz üzere, yer seçimine dikkat etmek gerekmektedir. Tabi zamanla kentlerde şartlar değişebiliyor; mesela o bölgeye zaman içerisinde kapalı yüzme havuzu, spor salonu yapılması, şimdilerde belediye ve valilik binaları yapılacak olması, bütün kurguları değiştiriyor. Bu konu özelinde, genelde olması gereken bir durumdan bahsedelim; mevcut valilik, emniyet binası taşınması, şimdiki yerde trafik sorununu rahatlatacak evet fakat yeni taşındığı yerde aynı trafik sorunu yer değiştirmiş olarak başlayacak. Bunun tek çözümü, binalar yapılmadan düzgün bir planlama ile çevre ve koşulların da düzenlenmesidir. Bizde maalesef genelde, bir kişi gelip, bu böyle olsun diyor ve plansız bir şekilde işler yapılıyor. Bu konu özelinde projeyi görmediğim için fazla detayına giremeyeceğim ama umarım çevre şartları da düşünülmüştür.
“Belediye meclisine gelmeden, emsal değeri sanki onaylanmış gibi satış ilanları var”
Bulvardaki bir AVM’nin kat artırımı ile otel yapılmak istenmesi konusu gazeteciler arasında ve sosyal medyada sıklıkla konuşuluyor ama henüz bize mecliste görüşmek üzere resmi olarak gelmedi. Gelecek mi bilmiyorum. Bunun yanında şöyle bir şey var; internet üzerinden orayı satmak için ilan verilmiş. Buradaki ilginç nokta şu ki; belediye meclisinden isteneceği söylenen emsal değeri, sanki onaylanmış gibi satış ilanları var. Konu resmi olarak gündeme geldiğinde komisyonlarımız bu konu ile ilgili detaylı çalışmalar yapacaktır.
“Çevreye zarar verecek her şeye, davranışa da, karara da, tesise de karşıyız.”
Doğayı koruma konusunda son derece hassas bir partiyiz zaten. Dolayısıyla kömür ocağına halkın karşı olmasını da haklı karşılıyorum. Biz de bu kömür ocağının artık şehir merkezi sayılabilecek Safran Köyü’nde çalışmasını doğru bulmuyoruz.
Pandemi sürecinde sorularımıza cevap alamadık, elimizde hiç rakam yok, o yüzden nasıl geçti süreç bilemiyoruz. Bununla birlikte yanlış uygulamalar gördük tabi; resmi bayramda meydandaki Atatürk büstüne, gerekli önlemleri alarak çok az sayıda kişi ile çelenk koymak istedik fakat buna izin verilmedi. Bunun yanında aynı gün banka ve PTT gibi yerler önünde oldukça uzun ve kalabalık kuyruklar vardı.
“Bu süreç nasıl yönetildi sorusuna aslında kimsenin verecek bir cevabı yok”
Ortada bir devlet sırrı var. Rakamları kontrol edebilme şansımız yok. İlk başlarda biraz daha katı bir karantina uygulaması olabilirdi belki ve kesinlikle daha şeffaf bir yönetim olmalıydı. Herkesin iyi niyetli olduğundan şüphemiz yok ama iyi mi yönetildi, bence hayır. Bugün hala sokak gerekli önlemleri almıyor, sürü bağışıklığına doğru bir yöneltme olmuş olabilir…
Esnafın durumu zaten kötüydü, pandemi sürecinde çok daha kötü oldu bu durum. Bazı borçları erteleme ve kısmi krediler yetersiz kaldı. Güçlü bir devlet güvencesi yaklaşımı olmadı. Reklamlar gerçeği tam olarak yansıtmadı yani… Ötelemeler bitince esnaf daha büyük bir kriz ile karşılaşabilir ve işsizlik oranı ciddi anlamda artabilir.
“Karma OSB çabasını, sanayi çalışması değil, gayrimenkul çalışması olarak görüyorum”
Yalova’da sanayi olması ve yeni sanayi alanları olmasını istiyoruz. Buna karşı değiliz. Ama sanayiye bakışımızda şartlarımız var; birincisi çevreyle kesinlikle dost olması ve sonrasında hangi sanayi olacağı, ne büyüklükte olacağı, nerede olacağı…
Karma OSB çabasını, sanayi çalışması değil, gayrimenkul çalışması olarak görüyorum. Kanun gereği yerleri sadece o konu ile ilgili firmalara satabilecekleri için, satış alanlarını genişletmeye çalışıyorlar. Bu sefer de iş; Yalova’nın yıllardır üzerinde durduğu, şehirde İhtisas OSB’ler olsun, kararına aykırı bir duruma geliyor. Bunun zararı da, çevre koruması, atık gibi konularda karma OSB’lerin kontrolünün zorlaşması olarak karşımıza çıkıyor. Tabi ki; her karma OSB kötü, her ihtisas OSB iyi gibi mantık da çıkmamalı buradan. Önemli olan şehre destek olması ve çevreye zarar vermemesidir.
Yalova halkının kırmızı çizgileri net çizilmelidir. Doğamıza ve insanımıza asla zarar gelmemelidir. İnsanımıza, çevreye ve şehrimize zarar vermeyen ve fayda sağlayan tüm sanayiye de tabi ki sıcak bakıyoruz.
“Yalova’nın kurtuluşu planlı olmaktan geçiyor”
Yalova’mızı diğer şehirlere nazaran daha ön plana çıkarmamız gerekli. Bunu yapmak için de, şehrimizin; ekonomisi, kültürel yapısı ve estetiğini geliştirmemiz gerekli. İyi bir ekonomiye sahip, yönetimi ile esnafları ile kültürel yapısını korumuş ve diğer şehirlere göre daha fazla geliştirmiş, kültür sanat alanlarında bir adım öne geçmiş bir Yalova, kent estetiği ile de fark yaratan, görmek, fotoğraflamak istediğimiz bir şehir haline geldiğinde ancak diğer şehirlerden farklı olacaktır.
Halk ve yönetimlerin uyum içinde olduğu, kent vizyonu, alt yapı, estetik, teknolojik imkânlar ve doğal güzelliklerin hem korunduğu hem tüm imkânlarla kullanıldığı, bunları yaparken deprem master planlarının, kentsel dönüşüm master planlarının yapıldığı, trafik ve otopark sorunlarının çözüldüğü, planlı bir Yalova olmak zorundayız.