Pehlivanlar Yalova’da Çıktı Meydane Hepsi Birbirinden Merdane

Bugünlerde Yalova’da milletvekili seçimlerinde olduğu gibi seçim çalışması var…Birçok kişi adı “Kent Konseyi” olan bir sivil toplumunun başına geçmek için paçaları sıvamış”ceklerle…caklarla” kişileri kafaya almaya çalışıyor.

Bu kuruluş 2006 yılında Türkiye genelinde kurulmuş… Diğer illerde ne yaptıklarını bilemem ama Yalova’da ne yaptıklarını bilen yok. Aradan 8 yıl geçmiş. Aranızda, dolaylıda olsa “Kent konseyinin” kazandırdığı bir şey olduğunu bilen var mı.? Ben ne duydum ne gördüm.

Kırkpınar yağlı güreşlerinde olduğu gibi şimdilik beş pehlivan çıktı meydana…

PEHLİVANLAR…

Pehlivanlar Yalova’da Çıktı Meydane Hepsi Birbirinden Merdane, Altta kaldım diye üzülme ,üste çıktım diye sevinme …...

Mevcut Yalova Kent Konseyi Başkanı Mustafa Kandemir’in tekrar aday(Bugüne kadar başkan olarak ne yaptı?). Genel Kurul için Yalova’nın ünlü sanatçısı Ali Çolakoğlu, Uluslararası Kadın ve Toplumsal Dayanışma Derneği(KATFA-DER) Başkanı Nurten Anıl, Türkiye Emekli Astsubaylar Derneği (TEMAD) Yalova Şubesi Başkan Yardımcısı Halit Okan,

Bu sivil toplum örgütlerinin de şimdiye kadar topluma ne kazandırdığını bilmiyorum. Bunlar hakkında şu eseri Yalova’ya kazandırdığını söyleyecek bir baba yiğit var mı ?...Kocaman bir yok…

Yani yoklardan çıkıp halkın gözünde yok olan bir kuruluşa başkan olmak istiyorlar….

Kanun “Kent Konseyi Başkanı, Yürütme Kurulu Üyeleri, Genel Sekreter, Meclisler ve Çalışma Grubu temsilcileri kent konseyindeki çalışmalardan dolayı herhangi bir maaş ve ücret almazlar. Konseylerde gönüllülük ilkesi esastır. Diyor ama bir menfaat yoksa neden bu kadar çok taliplisi var…?

Yoksa hepsi bir Nasrettin hocayı kendilerine örnek mi aldılar..?

Evvel zaman içinde kalbur saman içinde, develer top oynarken, eski hamam içinde… horozlar tellal iken, pireler hamal iken, ben anamın beşiğini tıngır mıngır sallar iken, anam düştü beşikten, babam düştü eşikten. Biri kaptı maşayı, dolandım dört köşeyi. Orda ne var dediler, bir köy kurmuş keçiler, kurt köye muhtar olmuş, elini veren kolunu almış, diken verenin gülünü almış, damla verenin selini almış, kovan kovan balını almış.

Bir kurtmuş ki sormayın. Talkım vermiş ele, salkımı almış ele, ilk lokmayı aşırmış, ikincisinde çomar. Karşısına dikilmiş, kapanmış mı kapılar. Kapıyı bırakıp, sapı yutmuş, balı bırakmış, hapı yutmuş. Derken

Akşehir'in beyleri Hoca'yı yemeğe davet etmişler. Hoca nereden bilsin; davete, günlük kıyafetiyle katılmış. Katılmış ama ne hoş geldin, ne sefa getirdin diyen var. Herkes, allı pullu kıyafetlilere el pençe duruyormuş. Hoca, bir koşu evine giderek, sandıktaki işlemeli kürkünü giyip yemeğe geri dönmüş. Az evvel hoş geldin bile demeyenler, önünde yerlere kadar eğilmişler. Hoca'yı, yere göğe sığdıramayıp başköşeye oturtmuşlar. Kuzunun en hasını önüne koymuşlar. Herkes Hoca'nın yemeğe başlamasını bekliyormuş. Hoca, bir taraftan kürkünün kolunu sofrada sallamaya, bir taraftan da "Ye kürküm ye, ye kürküm ye!" demeye başlamış.

– İlahi Hoca, demişler, kürkün yemek yediğini kim görmüş?

Hoca taşı gediğine koymakta gecikmemiş:

– Kürksüz adamdan sayılmadık… İtibarı o gördü, yemeği de o yesin. Akşehir’in

Acaba bu makamda hocanın fıkrasında olduğu gibimi ?… Bence gibi…Baksanıza beş tane aday çıkmış…

BAKIN KENT KONSEYİ NE YAPARMIŞ!

1-Kent Konseyi, kent yaşamında; kent vizyonunun ve hemşerilik bilincinin geliştirilmesi, kentin hak ve hukukunun korunması, sürdürülebilir kalkınma, çevreye duyarlılık, sosyal yardımlaşma ve dayanışma, saydamlık, hesap sorma ve hesap verme, katılım ve yerinden yönetim ilkelerini hayata geçirmek amacıyla çalışmalar yürütür.

2-Yerel düzeyde demokratik katılımın yaygınlaştırılmasını, hemşerilik hukuku ve ortam yaşam bilincinin geliştirilmesini, çok ortaklı ve çok aktörlü yönetişim anlayışının benimsenmesini sağlamak,

3-Sürdürülebilir gelişmenin sağlanması ve bu konuda ortaya çıkan sorunların çözümüne yönelik planların hazırlanması ve uygulanmasını sağlamak,

4-Kente ilişkin temel stratejiler ve faaliyet planlarının belirlenmesinde, uygulama ve izleme süreçlerinde tüm kenti kapsayan ortak bir aklın oluşturulmasında katkıda bulunmak,

5-Yerellik ilkesi çerçevesinde katılımcıların, demokrasiyi ve uzlaşma kültürünü geliştirmek,

6-Kentin kimliğine ilişkin tarihi, kültürel, doğal vb. değerlere sahip çıkmak ve geliştirmek,

7-Kent kaynaklarının etkili, verimli ve adil kullanımına katkıda bulunmak,

8-Sürdürülebilir kalkınma anlayışına dayalı kentin yaşam kalitesini geliştiren, çevreye duyarlı ve yoksulluğu giderici programları desteklemek,

9-Sivil toplumun gelişmesine ve kurumsallaşmasına katkıda bulunmak,

10-Çocukların, gençlerin, kadınların ve engellilerin toplumsal yaşamdaki etkinliklerini artırmak ve yerel karar alma mekanizmalarında aktif rol almalarını sağlamak

11-Kent yönetiminde saydamlık, katılım, hesap verebilirlik, öngörülebilirlik ilkelerinin uygulanmasına katkıda bulunmak,

12-Kent konseyinde oluşturulan görüşlerin değerlendirilmek üzere ilgili belediyeye gönderilmesini sağlamaktır.

Bugüne kadar bu 12 maddeye uygun ne yaptılar? Yaptığı önerileri yürütmenin başında olanlar hayata geçirdi mi.???

BİRİ DENİZ MANZARALI ODA, BİRİ ÇAYCILIK YAPMAK İSTER

Yalova’nın son yirmi yılına bakalım.Yalovada ne yapılmış?

Barbaros Binicioğlu zamanında öyle böyle bir otogar yapılmış…Her belediye başkanında olduğu gibi asfaltlar yapılmış…

Daha sonra gelen Yakup Koçal zamanında çiçekler dikilmiş… Barboros Binicioğlu zamanında satılan çöplükte çöp taahhüdü ve imardaki sorunlar yüzünden mahkeme kararı ile Yalova belediyesi milyonlara mahkûm edilmiş ve paralar ödenmiş. Çöplük alan satılmış satılmasına da…Hem arazi verilmiş. Üzerine’de para ödenmiş…

Sonra Fatih caddesinde bulunan arberetum arazisi parsellere bölünüp bir kısmı devlete borç karşılığı verilmiş… Bir kısmı satılmış…Güya orasında büyük oteller yapılacaktı. Âmâ işler ben “yaptım da oldu” mantığı ile olmadı. Yasalara takıldı…Arazi çöplük oldu. Bu parselleri kapanlar bir müddet sonra büyük karlarla bir Arap şeyhine sattılar.

Şeyh amcamız atılan kazıkla bir oturuyor kalkıyor. Kazığı bir türlü çıkartamıyor…Şimdilik mahkemeye baş vuracağım diye bir şey söylemiyor…Mahkemeye baş vurursa Yalova belediyesin keten helvası cayır yanar..

Yalı caddesindeki vatandaşın arazisi yeşil alan diye alınmış ama ne hikmetse yeşil alan kalkmış. İstanbullu bir iş insanına satılmış. Koca bina dikilmiş… Arazi sahibi haklı olarak mahkemeye başvurdu. Senelerdir mahkemesi devam ediyor…Haa binayı sorarsanız orda duruyor. Hemde bomboş… Yarın bir gün o binayı alanda mahkemeye baş vurup tazminat davası açabilir… O zamanda Yalova belediyesinin keten helvası yanabilir…

Daha sonra Meteoroloji arazisi, karambolde yasaların dur demesine rağmen deniz manzaralı okul yapıldı. Yapılma gerekçesi ise Atatürk ilkokulunda öğrenci sayısı çok olduğu gösterildi. Bu okula ek bina olarak yapıldı. Ek binalıktan çıktı” Kek” bina oldu. Atatürk okulunda hala sahte ikametlerle çocuklar okuyor… Yapılan ek binaya da sahte ikametlerle çocuklar taşınıyor… Yarın bir gün orası da yetersiz kalırsa şaşmayın…

Ya İDO’nun yanında yapılmaya çalışılan deniz manzaralı camiye ne diyelim. Çevresinde yaşam alanı var mı ? yok. Sabah namazına ve yatsı namazına cemaat bulamayacağına adım gibi eminim. Bu da” ben yaptım da” oldu binası olacak..

Yalova Devlet hastanesi de başlı başına bir sorun oldu. Bu binaya ihtiyaç var mı? Var..Yalova’ya kazandırılan büyük bir hizmet..Ama..

İşte aması var…Ana girişi hatalı yapıldığı için çökmüş gitmiş. Yapılması gerek fore kazıklar çakılmamış. Şişirme olarak acele yapılmış. Ve çökmüş. Çökeli hemen hemen 10 ay geçti. Bu zamana kadar 2 iktidar milletvekilinden ses çıkmadıydı. Hele Şükür 2 vekilde sosyal medyadan, ihalenin tamamlandığı haberi geldi. Kim ihaleyi aldı?. Kaça aldı? Ne zaman teslim edileceği belli değil. Âmâ şu bir gerçek bir yıl daha bekleyeceğiz.

Şimdi ise başka bir müjde vereyim… Atatürk ilkokulunun köşesinde bir yer var. Önce çiçekçi, sonra dürümcü ve en son bir emlakçı Özel idarenin kiracısıydı. Aylık kira 18 bin lira iken kanunlara rağmen devletin bir organı kiracısından fahiş Fiat isteyerek kirayı 68 bin liraya çıkardı. Kiracı çıktı.

Alınan bilgiye göre Özel İdare burada ayakta çay, kahve, poğoça,börek satacak.

Amaç ne bilemiyorum. Akla bir çok soru var… Sattıkları mal piyasa değerinin altında mı satılacak? 10 liralık çay 5 lira olacak mı? Poğoça 5 lira olmayacaksa kamuya yararı ne olacak.

Kaç personel çalışacak.? Bu personeller kim olacak? En önemlisi poğoçayı böreği Devlet kendisi mi yapacak? Yapmayacaksa kimden alacak?. Sorular…sorular….

Meteoroloji istasyonu betonlaşırken bir betonlaşma ve deniz manzaralı makam Valilikten geldi.

Önce vali bey Muammer Erol’un kulakları çınlasın. Yalova’dan başka ile tayin oldu. Onun zamanında İDO yanındaki cami alanı, Meteoroloji arazi yok edildi. Kendisi deniz manzaralı makamı çok istedi. Tepkiler alınca Yalova stadının da bulunan iki amatör sahaya göz dikti…Yine tepki görünce gözünü Orman müdürlüğü yanına dikti. Orası da dere koruma bandında olduğu için kabul görmedi..

Yalova’dan gitti… Yolu açık olsun…Kulakları çınlasın...

Ama deniz manzaralı makam isteği bitmedi… Şuaınki valilik binası, Jandarma binası ve emniyet binasının da içinde olduğu alana çok katlı bir bina yapılacak.

Vali hanım geçtiğimiz günlerde açıklama yaptı..Altı kendilerine otopark ve çok katlı bina yapılacakmış!

Haaa unutmayım tatil günleri otopark vatandaşlara açılacakmış. Onlardan kaç para otopark ücreti alınacak onu bilmiyorum.

Vatana millete hayırlı olsun diyemiyorum.Çünki Yalova’ya ve Yalovalıya hayırlı bir iş olmayacak.

Oranın altına otopark, üstü bal gibi yeşil alan olabilirdi.

Emniyet Müdürlüğünü,Jandarmayı,Hastaneyi Bursa yoluna taşıdınız. Yakında çevresi de imara açılacak. Bazı zatı muhteremler yerleri şimdi arazileri kapattı..

Aç kurtlar 7-8 katlı imar alabilmek için hayali,otel,iş merkezi projelerle önümüzdeki günlerde Çevre Bakanlığı önünde nöbet tutacaklar. Birileri aracı olacak izinler alınacak. Tarım arazileri yok edilecek. Devletin Emniyet Müdürlüğü çevresinde 38 dönüm yer varken tercihleri deniz manzaralı makam olacak. Yalova ya yazık oluyor. Ne diyelim…”Kim takar Yalova halkını… Kim takar Yalova’nın geleceği…